Saadet Partisi Mudanya kadın kolları başkanımız Hasibe Turgut öncülüğünde yönetim kurulu ile birlikte Mudanya iskele meydanında, Dünya gıda günü ve yoksulluk haftası münasebetiyle, resim sergisi çalışması yaparak Dünya Gıda gününde israfa değindi..jpg)
Yapılan etkinlik ve Dünya gıda gününü dolayısıyla yazılı basın açıklamasında bulundu. Yapılan açıklamada,
Bugün ülkemizde;
-Çalışma çağındaki nüfusun sadece üçte biri kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda.
-Her üç gencimizden biri işsiz.
-Açlık sınırı 7 bin lirayı, yoksulluk sınırı da 22 bin lirayı aşmıştır.
-Fazla çalışma saatleri ile OECD ülkeleri arasında zirvedeyiz.
-Ve bu şartlarda iş arayan insanımıza "Ya asgari ücrete razı ol ya da işsiz kal." deniliyor.
-Küresel haklar endeksinde çalışanlar için en kötü 10 ülke arasında yer alıyoruz.
Özetle; milyonlarca işsizimiz var. İçlerinde nispeten şanslı olup da iş bulabilenler de en kötü koşullar altında çok çalışıp, az kazanıyorlar. Asgari ücret açlık sınırının çok altında, hatta beyaz yakalıların çok büyük bir kısmı için de artık yoksulluk sınırı bir hayal. Hayat pahalılığının oluşturduğu sıkıntıları gideremeyen ve memnuniyetsizliği onaramayan Erdoğan iktidarı ise, kaybetme korkusuyla tüm kartlarını masaya sürüyor. Ve yaptıkları her iyileştirme birkaç şirketin sermayesini büyütürken, çalışanların payını un-ufak etmeye devam ediyorlar. Adeta, bölümü bitirmek için tüm tuşlara basan bilgisayar oyuncusu gibi davranmaya başladılar. Ne var ki iktidarın vatandaşa verdiği müjdeler, bu hayat pahalılığının yanında birer köpükten farksı. Sözde “en büyük müjde” olarak takdim edilenlerin bile ancak etkisi birkaç hafta sürüyor. Asgari ücret zammı, ek gösterge, EYT düzenlemesi derken, yakın zamanda açıklanan TOKİ kampanyası; iktidarın, kendisinden hızla uzaklaşan seçmene yaptığı son yapay desteklerden biri oldu.
Sayın Erdoğan, dar gelirlilerin ev sahibi olma umudunu seçim malzemesi olarak kullanmakta kararlı…
Daha da açık bir ifadeyle; insanımızın umutlarıyla ve duygularıyla oynuyor adeta. Konut gündeme gelmişken, bu sefer 500 bin konut müjdesi veren Cumhurbaşkanı, acaba 2019 yılında müjdesini verdikleri 100 bin konutun akıbetinden haberdar mı?
Maalesef, Aksaray’da gölete dönüşen bu temellerden biri 16 yaşındaki bir yavrumuzun ölümüne sebep oldu. Bir gerçeği ortaya koymak için bu örneği veriyorum. TOKİ, vatandaşın umutları üzerine inşa edeceği bu 500 bin konuta başlamadan önce acaba 2019’daki, hatta 2018 ve 2020’de kuraya açtığı projeleri bitirebilecek mi?
Öte yandan bu konutlar bitirilse bile ödeme planları dikkate alındığında, yine dar gelirlilerin konut sorunu çözülmüş olacak mı?
Konut Fiyatlarındaki Artış Rekor Seviyede
Muhterem arkadaşlarım; bir projenin önüne “sosyal” ibaresi eklenince; o proje, sosyal bir proje olmuyor maalesef. Bu hiç de “sosyal olmayan konut projesinin” ödeme planlarıyla, yine ancak toplumun belli bir kesimi ev sahibi olabilecek, ne kadar yapılırsa tabi…
Ben size şimdiden açıkça söyleyeyim, bu paralar başka maksatlarla ve sıkışık oldukları alanlardaki açıkları kapatmak için kullanılacak yine!
Bakınız, Merkez Bankası tarafından yayımlanan konut fiyat endeksine göre; son bir yılda konut fiyatları %173,8 oranında artış göstermiştir.
Konut fiyatlarında son bir yıldaki artış, konutu sadece küçük bir azınlığın erişebileceği bir meta haline getirmiştir.
Erdoğan, “Ekonomist” Olduğu İddiasını Israrla Tekrarlıyor
Muhterem arkadaşlarım; ekonomi yönetimi duvara tosladı ancak Sn. Erdoğan hâlâ, “enflasyon aşılamaz bir tehlike değil” diyor ve “ekonomist” olduğu iddiasını ısrarla tekrarlıyor. Artık vatandaş ümidini kesti. Kendisinin bir vehme kapılarak “ben bu işi biliyorum” diye ısrar etmesi, Türkiye’nin en büyük problemlerinden birisi. Çünkü çare arayamıyor, müzakere edemiyor. “Ekonomist” olan birisinin 20 yıldır yönettiği ülkemizde ise; tanesi 2-3 liraya ulaşan yumurta, litresi yirmi lirayı aşan süt, bugün pek çok çocuğun erişemediği temel ihtiyaç ürünleri kategorisine eklendi.
Yolsuzluğu, Yoksulluğu Ve Yasakları Ortadan Kaldıracaklardı.
Oysa bugün her alanda 2002 öncesinden çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. 20 yıl sonra bugün Türkiye, rüşvet çamuruna saplanmıştır. Şantaj, tehdit, rüşvet ve yolsuzluklar her yeri bir örümcek ağı gibi sarmıştır. Ekonominin kitabını yazdıklarını iddia edenler, görülüyor ki aslında "çürümenin kitabını" yazmışlar! 20 yılın sonunda 'kolektif bir ahlaksızlık' ile karşı karşıyayız!
Bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır ki; amaçlarını yitiren siyasi hareketler, çıkar şebekelerine dönüşüyor.
İktidar aynı zamanda insanları aç bırakıyor. Vatandaşlarımız temel tüketim maddelerine ulaşamıyorlar.Halkın %65,8’i, yani her üç kişiden ikisi temel gıda ürünleri alırken zorlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’nın küresel açlık sistemine göre; 9 Haziran 2022 tarihi itibarıyla Türkiye’nin %18’i yeterli beslenemiyor. İşte bu rakamlar “yoksulluğu bitireceğiz” diye yola çıkan bir iktidarın, yoksulluğu geniş kesimlere yaydığının açık ispatıdır.
İktidara Hazırız
Muhterem arkadaşlarım; büyük bir memnuniyetle, vatandaşlarımızın bize olan güvenini ve her geçen gün artan desteğini gittiğimiz her yerde, her programda görüyoruz. Bizim iktidarımızda asgari ücret geçim ücreti olacak ve vergi alınmayacaktır. Yatırımlar üretime dayalı ve ülke sathında yapılarak bütün vatandaşların alım gücü ve insanca yaşamasının ortamı sağlanacaktır. Bizim iktidarımızda anneler çocuklarının beslenme çantalarına ne koyacaklarını düşünmeyecekler. Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç elde edilmez! Şimdi önümüzde bir fırsat var… Türkiye, artık seçim atmosferine girmiştir…
Bu Seçimde;
-Parti kaygısıyla değil, ülke kaygısıyla hareket eden bir yönetim gelecek.
-Partisinin iktidarını değil, Türkiye’nin itibarını düşünen bir yönetim gelecek.
-Şahısların menfaatlerini değil, milletin ihtiyaçlarını merkeze alan bir iktidar gelecek.
Bu yeni iktidarın en güçlü aktörlerinden birisi de Saadet Partisi olacaktır.
Çünkü Saadet Partisi; yolsuzluğun, haksızlığın, rüşvetin olmadığı bir Türkiye’nin teminatıdır..jpg)
Söz Veriyoruz!
Muhterem arkadaşlarım; işte biz Saadet Partisi olarak:
-Üniversite mezunu Ayşeler, Mehmetler, Baharlar işsiz kalmasın, 'ev genci' olarak anılmasın istiyoruz.
-Gençler tutuklanma korkusu yaşamadan özgürce kendilerini ifade edebilsin diyoruz.
-Birileri 4-5 maaş birden alırken, milyonlarca gencimizin hakkı yenmesin istiyoruz.
-İnsanımız açlık sınırının altında değil, "insanca bir yaşam" sürsün diyoruz.
Ve söz veriyoruz, iktidara geldiğimizde;
-Beton ve israf odaklı yatırım anlayışına son verecek, üretim ve istihdama dayalı ekonomi politikalarını uygulayacağız.
-Partizanlığı ve siyasal sadakati değil, ehliyet ve liyakati esas alacağız.
-Hak yemeyecek, tek bir vatandaşımızın dahi hakkının yenmesine asla müsaade etmeyeceğiz.
-Çalışanlarımızın hem çalışma koşullarını hem de ücretlerini hızlı bir şekilde iyileştireceğiz.
-Asgari ücrette dahi zamanla yoksulluk sınırını yakalayacağız.
-Ve vatandaşa tepeden bakan, hor gören, azarlayan bu siyasi dile ve anlayışa artık son vereceğiz!
Bu sözlere basın toplantımıza son veriyor, sizleri muhabbetle selamlıyor; hayırlı günler diliyorum. Allah’a emanet olunuz” diyerek açıklamalarını sonlandırdılar..jpg)